29 Haziran 2011 Çarşamba

Yeni Kovanlar

Kovan sayımın yetersiz olması sebebiyle epeydir güzel bir kovan arayışındaydım. Nihayet Temel Petek Arıcılıktaki sökülüp takılabilen polen tuzaklı "arı kent" kovanları beğendim ve 4 adet yeni kovan almış oldum. Kovanların tanesi 110 TL idi ama fiyatta ufak bir düzleştirme yapıldı.




Kovanları aldığımız gün, saatin ilerlemiş olmasına rağmen Arif Abi ile hemen kolları sıvadık ve denemek amaçlı 2 tane kovanı eskileri ile değiştirdik.






Kovanlarla beraber aldığımız propolis ızgaralarını da kovanlara yerleştirdik. Propolisin faydalarını öğrendikçe kazıyıp kovandan atmaktansa ben de toplamayı düşündüm.


Yeni kovanlar gelince malum eskilerinin pabucu dama atıldı. Yeni çıtalar eski kovanlara biraz büyük gelince bizde içine girdiği kadar istifleyerek kovanları dinlenmeye aldık.



Kovan değişiminden sonra uzaktan poz almayı da ihmal etmedik.



Bir kaç gün sonra kontrol amaçlı arılığa geldiğimizde bir koyun sürüsü bizi karşıladı. Hayvanların boyunlarındaki çanlar arıları çıldırtmış durumda idi. Arılar da acısını bizden çıkarttılar :)


Kovanlarda en çok merak ettiğim ne kadar polen toplandığı idi. Polen çekmecesini çekince hayal kırıklığına uğradım. İki kovandan ancak bir avuç içi kadar polen toplanmıştı. Polen tuzakları bizim arılara büyük gelmiş. Henüz aynı ebatta, biraz daha küçük delikli polen tuzağı bulamadım. 

Kestane bal akımına çıtaları bloke etmeden girmek için kovanlara ana arı ızgarası koyarak ana arının yavru alanı daraltıldı.


Ve işte bütün yorgunlukları unutturan bir kare...


Unutmadan herkesin mübarek Miraç Kandili’ni kutluyor ve herkese hayırlı sezonlar diliyorum...

11 Haziran 2011 Cumartesi

Akasyalar ve Çiçekler

31 Mayıs günü Arif abi ile sohbet ederken çiçeklerdeki arılar dikkatimi çekti. Akasyalar açtı arılar akasyadan başka bir ağaca veya çiçeğe uğramaz diye düşündüğümüzden şaşırdık.





Akasyalardan çok arılar hem polen hem de bal toplamak için çiçekleri dolaşıyordu. En çok rağbet görenler karahindiba, adını bilmediğim beyaz püsküllü otlar ve yine aşağıdaki resimde bulunan ve adını bilmediğim bu çiçeklere idi. Akasyalarda ise arı yoğunluğu çiçeklere nazaran çok daha azdı.



       Arılar bu çiçeklerden polen toplamak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Çiçek tozuna bulanmış bu işçi arı görülmeye değer.



Aynı gün öğleden sonra arılara hem kontrol hem de ana yüksüklerini temizlemek amacıyla kadrolu körükçübaşı Kamil kardeşimle beraber gittik.


Geçen seneden elimizde kalan trakya arısını arılığa bıraktıktan sonra kontrol amaçlı uğrayamamıştım. Ruşet konana aktarılan 1 çıta arıyı da bu koloniden aldığımızı hesaba katarsak 31 mayıs itibariyle 10 çıtada olması mazur görülebilir kanaatindeyim. Bu koloni şu an itibariyle 12 çıtaya ulaşmış durumda. Diğer kolonilere göre epeyce geriden geliyor.

                                                                                
            Yukardaki resimde arılar dumanı yedikten sonra çekilmişler galiba biz de o ara foto çekmişiz. Çünkü ana arı, yavru atarken hızını alamamış şerbetliğe de yavru atmış. 



Ancak akasya sonrası dış beslemeyi kestiğimden şerbetlikteki yavrular üşür ve yavru çürüklüğüne neden olur düşüncesiyle bunları temizlemek zorunda kaldım. Kapalı yavrularda varroa olmadığını gördüm. Geçen yayınlarda bahsettiğim tahta şeritler (varostop) işe yaramış demek ki.



Herkese hayırlı sezonlar diliyorum.